Ruh atılımının yapı-taşlarını döşemeden aslâ!
Türkiye'nin sorunu, yörüngesini bulma sorunu.İki asır önce, ayağı kaydı, düştü yere sereserpe...Ama toparlanmaya çalışıyoruz düşe-kalka...Türkiye, rotasını buldu; şimdi...
Türkiye'nin sorunu, yörüngesini bulma sorunu.
İki asır önce, ayağı kaydı, düştü yere sereserpe...
Ama toparlanmaya çalışıyoruz düşe-kalka...
Türkiye, rotasını buldu; şimdi yörüngesini bulma mücadelesi veriyor...
Türkiye'nin yörüngesini bulabilmesinin ve yeniden önaçıcı bir yolculuğa çıkabilmesinin tek şartı var: Ruh atılımı gerçekleştirmek... Ve ruh atılımını mümkün kılacak fikir ve sanat hayatını inşa edecek yapı-taşlarını döşemek sabırla ve çileyle...
Türkiye'nin önünü açacak çıkış yolu, bu.
MEŞRÛTİYET'LERDEKİ BÜYÜK ATILIM...
Başına gelen felâketin ne olduğunu anlama konusunda küçümsenmeyecek bir mesafe katetti bu ülkenin çocukları bu iki asırlık süreçte: Özellikle Meşrûtiyet süreçlerinde bugün bile ulaşamadığımız dikkate değer bir fikrî birikim geliştirildi.
Çaplı devlet adamları, fikir adamları yetiştirildi: Hem üzerimize üzerimize gelen Avrupa'yla hesaplaşıldı hem de başımıza gelen felâketin niçin ve nasıl geldiğinin, bu felâketin nasıl üstesinden gelinebileceğinin muhasebesi yapıldı iyi-kötü.
Ahmet Cevdet Paşa, Said Halim Paşa gibi çaplı devlet adamları; Namık Kemal, İbnülemin, Filibeli Ahmet Hilmi, Babanzade Naim, Mustafa Sabri Efendi, Kevserî, Akif, Bediüzzaman, Baha Tevfik, Elmalılı Hamdi, İzmirli Hakkı, Abdülhak Hamit, Muallim Naci gibi ilim, fikir ve sanat adamları geleceğimizi kuracak bir külliyat inşa ettiler.
MEDENİYET DEĞİŞTİRME SERÜVENİ VE EŞİĞİNE SÜRÜKLENDİĞİMİZ ÇIKMAZ SOKAK
Tam da yapılan muhasebenin sonuçlarının devşirileceği, Meşrûtiyet süreçlerinde ortaya konan külliyatın önümüzü açacak bir yol haritasını nasıl çıkarabileceğimiz yakıcı meselesi üzerinde kafa patlatacağımız bir süreçte, devrimlerle birlikte medeniyet iddialarımızı terkettiğimizi ilan ettik dünya âleme: Tarih yapmış, tarihin akışını değiştirmiş bir toplumun intiharı demekti bu!