Rus ruhu’ndan Avrasya imparatorluğu hayal/et/ine…
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan'ın bugünkü (07.03.2022)'' Rus ruhu’ndan Avrasya imparatorluğu hayal/et/ine…'' başlıklı yazısı.
İki asır öncesine kadar Rus ruhu diye bir şey vardı. Şimdi Rus ruhu diye bir şey kalmadı. Hayalete dönüştü, dünyanın başına bela olmak üzere…
O yüzden hem Rus ruhu’nun nasıl bir şey olduğunu, bu ruhun nasıl yok olduğunu, hayalete dönüştüğünü ve bunun nasıl bir küresel felâketi tetikleyebileceğini derinlemesine irdelememiz geriliyor.
RUS RUHU VE ÜÇ SACAYAĞI
Üç temel sacayağı vardı Rus ruhunun:
Birincisi, emperyal bir vizyona sahip olması.
İkincisi, Ortodoks geleneğin temsilcisi olduğunu düşündüğü için, Ortodoks geleneğinin bütün hayatında ve kurumlarında izdüşümlerini gösterebilmiş olması.
Üçüncüsü de, Rus ruhunu hem yeşerten hem de işleyen güçlü bir felsefî söylemin, edebiyat ve sanat geleneğinin olması.
Danilevski, Berdayev gibi düşünürler, Puşkin, Dostoyesvki, Tolstoy, Tarkovski gibi sanatçılar, bu ruhu eserlerinde ilmek ilmek işlediler. Rus ruhu, felsefede, daha genelde düşüncede, roman, müzik, tiyatro ve sinema başta olmak üzere bütün sanat türlerinde derinlemesine ele alındı, zihinlere kazındı, kitlelere ulaştırıldı.
YİTİRİLEN RUH, HAYALETE DÖNÜŞÜR…
Bugün bu Rus ruhu, yaşıyor mu, peki?
Bence Rus ruhunun yaşadığından söz etmek zor ama tortularından, kalıntılarından söz edilebilir. Bir Puşkin’i, Dosto’su, bir Tarkovski’si yok artık Rusların.
Ruslar da, Rus karakteri de yok olmaya ramak kalmış durumda kapitalizmin, postmodern popüler neo-pagan kültürün hızla yaygınlaşmasıyla birlikte -her yerde olduğu gibi Rusya’da da.
Ruhu olan bir toplum ruhunu yitirdiği zaman, o ruh, hayalete dönüşür kaçınılmaz olarak ve dünyanın başına bela olur.
Bunu en iyi Alman tecrübesinde gördük. Modern Avrupa düşüncesinin ve sanatının kurulmasında büyük bir atılıma imza atan Alman ruhu, iki paylaşım savaşında tam anlamıyla hayalete dönüştü ve Avrupa’ya kan kusturdu, dünyayı cehennemin eşiğine sürükledi.