Rüya gibi bir kamptı (II)
Osman Aydın, inanmış, güzel işler yapan bir iş adamı. İnsanın, toprağın ve tabiatın bozulmaması için çırpınıyor. Üçüne de inanarak ve kendini adayarak el atıyor.Her sene dertli...
Osman Aydın, inanmış, güzel işler yapan bir iş adamı. İnsanın, toprağın ve tabiatın bozulmaması için çırpınıyor. Üçüne de inanarak ve kendini adayarak el atıyor.
Her sene dertli, idealist iş adamlarını bir araya getiriyor Çamlıca’da. Bu yılki toplantıya beni konuşmacı olarak davet etmiş ve “Hocam, neslimizi kurtaracak en kalıcı, en sahici, en güzel işlerden birini siz yapıyorsunuz. Ülke nasıl geleceğe emin adımlarla yürür, çocuklarımızı nasıl yeniden Gazalî gibi, Sinan gibi, Fatih gibi büyük rüyaları ve hayalleri olan güzel insanlar olarak yetiştiririz, bize bu konuda sarsıcı, hepimizi kış uykusundan uyandırıcı bir konuşma yapsanız,” demişti.
“Elbette, seve seve” diye cevap vermiştim. Mustafa Yılmaz Ağabey’le gitmiştik o iftara ve yine onunla dönmüştük.
Osman Bey birkaç hafta sonra telefonla aradı ve “Hocam, bende yakın tarihimize dâir, İslâm’ın bin yıl sancaktarlığını yapmış bu ülkede İslâm’ın nasıl altının oyulduğuna dâir çok önemli, tarihî belgeler, arşivler var, onları en iyi sen değerlendirirsin. Sana gönderiyorum. Gazetenizin sahipleri Albayraklara da söyledim, en iyi Yusuf Hoca değerlendirir onları, dediler” dedi ve Mustafa Yılmaz Ağabey’le gönderdi...