Taban’sız, kök’süz bir yolculuk, yıkım’la sonuçlanır...
Taban’dan, en temel’den, kök’ten başlamayan bir yolculuk köksalmaz, meyve vermez.Taban’dan başlamayan, kök’ten fışkırmayan bir yolculuk, uzun sürmez.Taban’dan başlamayan, esinini ve besini gök’ten...
Taban’dan, en temel’den, kök’ten başlamayan bir yolculuk köksalmaz, meyve vermez.
Taban’dan başlamayan, kök’ten fışkırmayan bir yolculuk, uzun sürmez.
Taban’dan başlamayan, esinini ve besini gök’ten almayan, yer’de köksalamayan, dolayısıyla sahiciliği yakalayamayan bir yolculuk talan’la, tahribat’la ve yıkım’la sonuçlanır.
Burada “taban” sözcüğünü hem felsefî hem de sosyolojik anlamda kullanıyorum.
Bu yazıda, yalnızca “taban”ın felsefî anlamının anlamına dâir kısa ama zihin açıcı bir yolculuğa çıkarmak niyetindeyim sizleri.
Bu sütunda dört yıl önce yayımlanan, yaşadığımız savrulmanın siyasî değil zihnî bir savrulma olduğunu, siyasî olarak ortaya çıkan durumun sonuç olduğunu hatırlatan bu yazımı, çıkış yolu üzerinde kafa yorarken felsefî olarak bir kalkış noktası sunacağı umuduyla yeniden sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum.