Abdullah Gül ne yapsaydı?
Yine uçaktayım, yine 'telefonla' yazıyorum. Komik oldu şimdi.Eskiden muhabirler, İstanbul dışına gittikleri zaman haberi telefonla yazdırırlardı. Haber gazetede bir notla çıkardı, (muhabir ismini uyduruyorum): 'Hasan...
Yine uçaktayım, yine 'telefonla' yazıyorum. Komik oldu şimdi.
Eskiden muhabirler, İstanbul dışına gittikleri zaman haberi telefonla yazdırırlardı. Haber gazetede bir notla çıkardı, (muhabir ismini uyduruyorum): 'Hasan Güler, Erzurum (Telefonla)...'
Benimki ona benzedi.
Nereye mi gittim? Söylemesi ayıp, Finlandiya'ya. Söylemesi niye ayıp? Sözün gelişi, yoksa niye ayıp olsun?
Buralar orta halli Batı ülkeleri. Ne icazet olur burada ne fitne fesat!
Ticari bir mevzuydu. Arkadaşlarım benim iyi pazarlık edeceğimi düşündüler, gitmemi uygun gördüler.
Yine dilimin ucuna geliyor, 'söylemesi ayıp.'
Ama bu sefer, söz uygun düşüyor. Böyle durumlarda denilir, söylemesi ayıp. Kuzey Kutup Dairesi'ne kadar gittik. Bir de Noel Baba köyü kurmuşlar. Santa Klaus. Benim bildiğim Efesli ama, buraya kadar getirmişler.
Hatta, o köyde, Kutup Dairesi'ni sembolize eden mavi ışıklı kordona arkamı dönüp fotoğraf bile çekildim.