Alınları açık, başları dik
Siz de şöyle hikayeler dinlediniz mi? Bir belediye, şehrin içinde veya şehre mücavir bir araziyi yeşil alan haline getiriyor. Böylece bahse konu arazinin istikbali karartılıyor. Tabii olarak arazi sahibinin canı sıkılıyor....
Sonra, hatırlı birisi, artık değeri düşmüş olan araziye talip oluyor. Arazi sahibi de ‘hiç yoktan iyidir’ deyip araziyi satıyor. Sonra o ‘hatırlı kişi’ belediyedeki veya bakanlıktaki ahbaplarıyla temasa geçiyor. Şehir planında değişiklik yaptırıyor. Araziyi yeşil alan statüsünden kurtarıyor. Eski sahibinin yok pahasına sattığı araziye bir süre sonra kocaman bir AVM veya dikey mimariyle upuzun bir otel inşa ediliyor. İşin sonunda anlaşılıyor ki, zavallı arazi sahibi hariç, hikayede rol alan herkesin birbiriyle ‘duygusal’ irtibatı var.