Beddua lazımsa şimdi lazım
Sufiler bedduayı pek tasvip etmezler. Kine, nefrete rağbet etmezler. Herhalde, ‘kalbinde sevgiden başka bir şeye yer bulamadığını’ söylediği rivayet edilen Rabiatü’l Adeviyye bu ‘tarik’in zirvesidir....
Sufiler bedduayı pek tasvip etmezler. Kine, nefrete rağbet etmezler. Herhalde, ‘kalbinde sevgiden başka bir şeye yer bulamadığını’ söylediği rivayet edilen Rabiatü’l Adeviyye bu ‘tarik’in zirvesidir. Mevlana Celaleddin Rumi’nin, Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayatlarında da, nefretin sürüklediği bir fikir veya bedduanın ‘patladığı’ bir enstantane bulamayız. Ben rastlamadım. Halk arasında ara sıra sorulan bir soru var. ‘Kitapta yeri var mı?’ Buğz’un, nefretin kitapta yeri var mı? (Buğz: Kin, nefret, düşmanlık, iğrenme hissi.) Var. Arayın, bulursunuz. Şu art arda patlayan bombalar ve cinayetin her türlüsü... Burada veya başka bir yerde... Siz de soruyor musunuz cevabını beklemeyerek? İnsanlar, bu kadar kötülük edilebilir mi? Sen, dünyada ne halt işliyorsan, hangi lanet olası davanın peşinde gidiyorsan... Hangi adı batası ideolojinin taraftarıysan... Hangi namussuzluğun şampiyonuysan...