‘Güldür Güldür’e neden gülünmez?
Bu soru gülmeyi sakıncalı bulanlar içindi. Güldür Güldür’de gazetelerin toplantı masalarını güzel hicvetmişler. Toplantı odasına “Hay hay efendim” diye giren bir yayın yönetmeni.
Muhtemelen patronla konuşuyor.
Patrona bazen ‘Hay hay efendim’ dersin, bazen fikrine katılmaz, ikna etmeye çalışırsın. Medeni ölçüler içinde tartışırsın.
Bazen daha yukarıdan da ararlar. Genellikle bilgilendirme mahiyetinde. Değerlendirmeyi sen yaparsın.
En azından benim ilişkim bu sınırlar içinde devam etti.
(Bu cümleye bıyık altından gülenler olacaktır. Haklıdırlar, dışarıdan öyle görünmüyor. Ama benim yaşadığım buydu.)
Tabii ki haberdarım, hicivleri haklı çıkaran ilişkilerden.
Komedyenleri besleyen, ayyuka çıkmış “Hay hay efendim” vakalarıdır.
Skeçteki ‘tarafsız’ lafına hiçbir zaman inanmadım. Soran olduğu zaman, ‘değil dergi gazete, yeryüzünde 25 kuruş büyüklüğünde tarafsız basılı kağıt parçası yoktur’ dedim. Hala öyle düşünüyorum.
Bir ‘taraf’ın vardır mutlaka. Ama ‘yalan’ yazmazsın. Bir de, gerçeğin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda fikir verirsin.