Hızırla Kırk Saat’e yakalandım

Geçen gün, babamla konuşuyoruz. Babam, hatıratını yazıyor. Son olarak yazdığı, hocaları. Hafız Hasan Hoca, Şükrü Hoca, Ali Haydar Hoca... Böyle isimler var hafızamda. Evimizde adları çok...

Geçen gün, babamla konuşuyoruz. Babam, hatıratını yazıyor. Son olarak yazdığı, hocaları. Hafız Hasan Hoca, Şükrü Hoca, Ali Haydar Hoca... Böyle isimler var hafızamda. Evimizde adları çok anılır, bizim ailemizin fertleri gibi. Hepsine rahmet olsun.

Onlar, hiç bir menfaatleri olmaksızın, jandarma, polis takibini yani devletin gazabını da göze alarak, memleketin fakir insanlarının çocuklarına, eliften başlayıp, elifi büyüte büyüte, ilmi ve edebi öğreten adamlar.

Babam, hocaları için 'granit gibi adamlardı' dedi telefonda. Dedim ki, 'Baba, bu cümle, kitabında da geçsin.'
Granit gibi adam.
Edep ediyorum.
Bu cümleyi Sezai Karakoç için kursam, haddimi aşmış mı olurum?
Çünkü, bir büyüğüm hakkında müsbet bir söz söylemem de bir liyakat ister.
Babamın bu cümleyi kendi hocaları hakkında söylemesinden cesaret alıyorum.
Söylerim bazen, bazen yazarım. Doğru yerde olup olmadığımızı anlamak için, kendimizi tashih için, 'Diriliş'e dönüp dönüp bakmamız lazım.

Çünkü, dünya dönüyor. Her şey dönüyor. Her şey kayıyor, savruluyor.
O, orada.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kleptokrasi taşkınları 22 Kasım 2024 | 175 Okunma Cezalılık algısı 18 Kasım 2024 | 209 Okunma Abdülhamit halledilmeseydi kazanır mıydık? 17 Kasım 2024 | 280 Okunma Bir Gazzeli’ye ‘Nasılsın?’ demek 15 Kasım 2024 | 112 Okunma ‘Devlet aklı’ bulunamadı 13 Kasım 2024 | 266 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar