Kiracılık zor zenaat
Günlerden Pazar. Ayın da biri. Yani kira ödeme günü. Yeni taşındık, ilk kiramız. Küplüce’de oturuyoruz. Bugün kirayı ödesem olur mu? Var kira ödeyecek kadar param. Yarın pazartesi, ödeme için daha...
Günlerden Pazar. Ayın da biri. Yani kira ödeme günü. Yeni taşındık, ilk kiramız. Küplüce’de oturuyoruz. Bugün kirayı ödesem olur mu? Var kira ödeyecek kadar param. Yarın pazartesi, ödeme için daha uygun bir gün. Yarın öderim.
Evden çıktım, işe gideceğim. (Ben hep pazar günü de işe gidilen işlerde çalıştım.) İşe gitmek de hiç sıkıcı değil. Küplüce’den Beylerbeyi’ne kadar yürüyorum. Beylerbeyi’nden Mecidiyeköy otobüsüne. O zamanlar İzlenim Dergisi Mecidiyeköy’de.
Ama daha durun, evden yeni çıktım. Apartmanın kapısından da çıktım. Karşımda iri kıyım bir adam. Tanıyorum, ev sahibimiz. Selam verdim. Selamı alıp almadığının farkında değilim. Yüzüne baktım. Kayda değer bir ifade yok.
“Kira” dedi, o kadar.
Kendi kendime utandım. Ev sahibimin böyle bir adam olduğunu bilseydim o beni yolda yakalayacağına ben erken davranır kirayı öderdim. Önüme dikilip, yolumu kesip, elini uzatıp “Kira” diye soğuk bir ifadeyle yüzüme bakmasına fırsat vermezdim.
Allahtan hazırdı kira parası. Hemen oracıkta ödedim, bir şey de konuşmadan yoluma devam ettim.