Kırmızı kart ilaç gibi geldi

Trabzonlular anlatırlar, güya Ahmet Suat Özyazıcı, eski güzel günlerde maç öncesi son taktiklerini veriyor.“Şenol, sen degaj yapma, Dobi, Kadir'e ver. Kadir, sen Turgay'a ver. Turgay, sen Ali Kemal'a ver. Ali Kemal, sen Hüseyin'e ver....

Trabzonlular anlatırlar, güya Ahmet Suat Özyazıcı, eski güzel günlerde maç öncesi son taktiklerini veriyor.
“Şenol, sen degaj yapma, Dobi, Kadir'e ver. Kadir, sen Turgay'a ver. Turgay, sen Ali Kemal'a ver. Ali Kemal, sen Hüseyin'e ver. Hüseyin, sen de gol at.”
Ne dört dört iki, ne üç beş iki, ne tandem, ne doldur boşalt.
Net bir taktik, net bir hedef, net bir sonuç.
Tabii ki bu bir karikatür. Yoksa, Trabzon'da neneler bile iyi kötü bir futbol kültürüne sahiptir.
Karikatürün bir ayrıntısı var o da çok güzel.
Ahmet Suat Hoca, İskender'e de diyor ki:
“İskender, sen dop sana gelince dobi rakibe ver.”
İskender rahatsız.
“Ne demek rakibe ver hocam? Niye vereyim rakibe?”
“Dobi rakipten almak, senden almaktan daha kolay. Çok çalim yapayisun.”
Bunlar, 70'lerin hikayeleri. 'Esatiru'l Evvelin' desek yeridir.
Bir gün, Balıkesir'den İstanbul'a geliyorum. Gölcük'te otobüse iki bahriyeli bindi. Arkamdaki koltuğa oturdular.
Bir gevezeler. Konuş konuş konuş, ağızları üstüne gitmiyor.
İkisi de Trabzonlu. Biri, bir kavgasını anlatıyor.
'O bana şöyle dedi, ben ona böyle dedim...' Gerilimi tırmandıran sert diyaloglar. Unuttum ayrıntıları.
Derken, kavga patlak veriyor. Benzetmeye bakın.
“Uşağa bir yumruk vurdum. Tam ağzının ortasına. Sanki dersun Kadir defanstan top çikarayi!”
Böyle çok hikaye vardır. Hepsi güzeldir.
Bırakın, Karadenizli olmayanlar anlamasın. Kendilerince, 'Temel' yorumları yapsınlar. Bu da bizden başka kimsenin tadamayacağı bir lezzet olsun.
Geçti bu hikayeler.
Futbol büyük bir sanayi, acayip bir sektör oldu.
Trabzonspor, çırpındı suyun yüzeyinde kalmak için.
Başardı da. Kaç kere şampiyonluğa oynadı.
Hatta, Trabzon'da kanaat odur ki, en az bir defa şampiyon da oldu. Şampiyonluğu şikeyle gasp edildi.
Şikeden sonra, sade Trabzon'da değil, bütün memlekette, futbolun keyfi kaçtı.
Bir daha şifa bulur mu bilmiyorum.
Kim yaptı bunu? Kimin kabahati?
Bana sorarsanız herkes yaptı, herkesin kabahati.
Kulüp yöneticileri, federasyon, devlet, hükümet, paralel... Seyircinin en azından bir kısmı.
Hepsinin gücü nispetinde, sorumluluğu nispetinde payı var.
Şimdi, 'Hükümetle, devletle ne alakası var' diye düşünenler olabilir.
Mehmet Akif diye bir şair varsa...
Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu
Gelir de Adl-i İlahi Ömer'den sorar onu
Diye bir şiir varsa... Bu şiir güzelse... Bu şiirdeki fikir doğruysa...
O zaman, herkes, müteselsilen sorumludur.
Çünkü bir emek var ortada. Temiz futbolcular, temiz yöneticiler, temiz seyirciler...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kleptokrasi taşkınları 22 Kasım 2024 | 175 Okunma Cezalılık algısı 18 Kasım 2024 | 209 Okunma Abdülhamit halledilmeseydi kazanır mıydık? 17 Kasım 2024 | 280 Okunma Bir Gazzeli’ye ‘Nasılsın?’ demek 15 Kasım 2024 | 112 Okunma ‘Devlet aklı’ bulunamadı 13 Kasım 2024 | 266 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar