Ne yedik de bozulduk?
Gıda güvenliği önemli bir mesele. Yediğimiz yemeğin içinde hormon var mı? Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) var mı? Fasulyelere suni gübre verilmiş mi? Domatesler İsrail tohumundan yetiştirilmiş...
Gıda güvenliği önemli bir mesele. Yediğimiz yemeğin içinde hormon var mı? Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) var mı?
Fasulyelere suni gübre verilmiş mi?
Domatesler İsrail tohumundan yetiştirilmiş fidelerden mi üretiliyor?
Karpuzun çekirdeği var mı yok mu?
Üzümler hibrit mi?
İnsanlar farkındaysanız artık bu konularda daha hassas.
Oturduğunuz her masada, eğer başka somut gündeminiz yoksa, bir fasıl bunlardan konuşuyorsunuz.
“Ben, zeytinyağını soğuk sıkma, taş baskı alıyorum. Edremit’ten getirtiyorum.”
“Zeytinin çekirdeği siyahsa, demek ki içine kostik atılmış.”
Kostik ne?
Kostik, zeytini çabuk karartan bir kimyevi madde.
“Tavuklara, aynı köy yumurtası gibi sarısı koyu sarı, beyazı koyu beyaz yumurta yumurtlattırılıyormuş. Bu, suni yemle yapılabiliyormuş.”
“Daha inandırıcı olsun diye yumurtanın üstüne biraz tavuk pisliği, biraz saman, çok lazımsa bir de taze tavuk tüyü…”
“Buğdayın içinde rüşeym diye bir şey varmış. Biliyor musun, ekmeklerde rüşeymsiz buğday kullanıldığı için besin değeri düşükmüş.”
“Meyvenin, sebzenin makbulü kurtlu olanıymış. Kurtsuz meyvelerde ilaç varmış.”
“Ben doğal sabun kullanıyorum.”
İsterseniz buna benzer gıdayla alakalı cümlelerle ufak bir kitap yazabilirsiniz.
Biraz çalışsanız büyükçe bir kitap da yazabilirsiniz.
Eminim insanlar da okur.
Bu işlerle iştigal eden adamların, kadınların, şeyhler gibi müritleri, mürideleri var, yani iş yaygın.