Orantısız Aşk orantısız iman
Gezi hengamesinde bir laf icat edilmişti. Hoş bir laf. Gezi erbabı bu lafla tatmin oluyordu. Neydi laf? ‘Orantısız zeka.’ Zeka Allah vergisidir. En azından büyük kısmı Allah vergisidir. Kendi zekanı veya çoluğunun...
Gezi hengamesinde bir laf icat edilmişti. Hoş bir laf. Gezi erbabı bu lafla tatmin oluyordu.
Neydi laf?
‘Orantısız zeka.’
Zeka Allah vergisidir. En azından büyük kısmı Allah vergisidir.
Kendi zekanı veya çoluğunun çocuğunun zekasını alet edevatla, yeme içmeyle fazla büyütemezsin.
Veya keskinleştiremezsin.
Belki mevcudu biraz daha iyi kullanmayı öğrenirsin.
Belki kültür fizikle, yani idmanla bir gram, iki gram ziyadeleştirirsin.
Aşağı yukarı bütün kavimlerde, bütün cemiyetlerde zekanın azı da çoğu da mevcuttur.
Yine de bir cemiyetin kendi zekasını daha çok beğenmesini mazur görmek lazım.
‘Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış.’
Bu atasözünü ‘zeka’ya uyarlasak, ne lazım gelir?
Bir şey lazım gelmez.
Şimdi ‘mazi’ oldu o günler.
Paralel terör başka bir hakikatin, yakın zamanlara kadar zuhuruna şahit olmadığımız gizli bir hazinenin ortaya çıkmasına vesile oldu.
Tekrar bakın Şehitler Köprüsü’nde tanklara doğru yürüyen sivil insanların kararlılığına.
Önündeki kardeşi vuruluyor. Şehit düşüyor.
Kendisi de vuruluyor.
Kalkıyor, yeniden yürüyor.
Vurulacağını bile bile yürüyor.
Nasıl izah edersiniz bunu?
İstihfafa yeltenenler oldu. ‘Tiyatro’ dediler, ‘senaryo’ dediler.