PKK şirketi, Feto şirketi
PKK, bir terör şirketiydi. (Bugün de öyle.) Başlangıçta istinat ettiği tabanı hesaba katarak terör üretmiş olabilir. Bir nevi ‘iç talep’e hitap etmiş olabilir. En azından Kürtler’in ihmal...
PKK, bir terör şirketiydi. (Bugün de öyle.) Başlangıçta istinat ettiği tabanı hesaba katarak terör üretmiş olabilir. Bir nevi ‘iç talep’e hitap etmiş olabilir. En azından Kürtler’in ihmal edildiğine, dilini konuşamadığına, kültürünü yaşayamadığına dair tezlerle kendi varlığını kendi piyasasında anlamlı kılmış olabilir.
Sonra, PKK’nın ürettiği terörle terörü dayandırdığı sosyal gerçeklik arasındaki irtibat koptu.
Fakat elde bir şirket var. Terör üretme kapasitesine sahip bir şirket.
Ne olacak? Şirket kendisini mi kapatacak?
Kapatsa iyiydi, fakat kapatmadı.
İhale almaya başladı.
Karlı, kazançlı ihaleler aldı.
Kazanç, terör üretmekte istihdam ettiği kitlenin, Kürt çocukların hiçbir işine yaramıyordu.
‘Şirket’in çıkarları uğruna Kürtlerin huzuru berbat ediliyor, buna ilaveten Kürtler barışın tesis edilmesi halinde erişebilecekleri refahtan mahrum bırakılıyordu.
El-an manzara budur.
Türklerin ve Kürtlerin en büyük sorunu olan PKK, adını ne koyarsanız koyun üst akıl, alt akıl, Avrupa, Amerika, Batı, Rusya, Esad... Onların verdiği ihalelerin ‘hakediş’leriyle mevcudiyetini sürdürüyor.
Paralel terörün şimdi, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra geldiği nokta PKK’nınkine benziyor.
Kutsallaştırılmış amaçlar, hedefler, hizmet, din, iman edebiyatı patladı, berhava oldu.
Fakat ortada büyük bir şirket var.
Belki de menşei Türkiye olan en büyük şirket bu paralel şirkettir.