‘Sen ekmek çaldın İsrail’
Erzurum’daydım. Hayli zaman önce. Allah afiyet versin İhsan Süreyya Sırma Hoca’nın bir sohbetini dinledim. Sahabe-i Kiram’ı anlatıyordu Hoca. “Hicretten 30 sene sonra Erzurum’a geldiler” diyordu, “Ne işleri...
Erzurum’daydım. Hayli zaman önce. Allah afiyet versin İhsan Süreyya Sırma Hoca’nın bir sohbetini dinledim. Sahabe-i Kiram’ı anlatıyordu Hoca. “Hicretten 30 sene sonra Erzurum’a geldiler” diyordu, “Ne işleri vardı bu soğuk memlekette?”
Hicretten 70 sene sonra Endülüs’e vardılar, Hicretten 20-30 sene sonra Orta Asya’ya ulaştılar. Bunları biliyordum da galiba İhsan Hoca Erzurum’da anlattığı için Hicretten 30 sene sonra Sahabe’nin sıcak bir diyardan Ceziretü’l Arab’dan kalkıp şu soğuk Erzurum’a ulaşması bana daha çarpıcı gelmişti.
Tarihte ender görülen bir enerjiydi o. Mağrip ile maşrıkı birbirine kavuşturan.
Mamafih, şanlı tarih, fütuhat söylemleri gençlik yıllarımdaki kadar cezbetmiyor beni. İçinde bir güzellik bulabilirsem, bir medeniyet, bir incelik, adalet… O cezbediyor.
Yine de sorasım geliyor.
Nerede şimdi o Araplar?