Sinema bozulunca biz de bozulur muyuz?
Davut Paşa Camii’nin yanı başındaki iki odalı küçücük evimizin önüne gelir, seslenirdi Turgay. İsmimi doğru telaffuz edemezdi.“Yudu diyaa!”Anneciğimin de hoşuna giderdi Turgay’ın...
Davut Paşa Camii’nin yanı başındaki iki odalı küçücük evimizin önüne gelir, seslenirdi Turgay. İsmimi doğru telaffuz edemezdi.
“Yudu diyaa!”
Anneciğimin de hoşuna giderdi Turgay’ın seslenişi. “Bak, Turgay seni çağırıyor” diye bana haber ederdi.
Sonradan o da benim gibi Hekimoğlu Ali Paşa ilkokuluna kaydoldu. Fakat biz okul başladıktan bir ay sonra Üsküdar’a taşındık.
“Cüneyt Arkın” adını ilk ondan duymuştum. Cüneyt Arkın olarak değil de sanki Cüney/Tarkın olarak. Normaldi bu, o zamana kadar hiç ‘Cüneyt’ ismi duymamışım. Turgay’ın bir çırpıda söylediği ad ve soyadını ben kafamda ‘Cüney-Tarkın’ şeklinde bölüyorum.
Kocamusta’paşa’da son durağın oralarda sinemalar vardı. Turgay afişlerden birini gösterdi. “Bak, bu Cüney-Tarkın.”