‘Sinyal’ cami-i şerifi
'Hemi de oruçluyum.'Bu lafı ara sıra duyuyordum. Bir 'mürailik' durumunu anlattığını hissediyordum.Fakat, bir hikayesi varmış, onu bilmiyordum.Hayli de yaygınmış.Hikaye okumayı severim. Dinlemeyi severim. Anlatmayı da...
'Hemi de oruçluyum.'
Bu lafı ara sıra duyuyordum. Bir 'mürailik' durumunu anlattığını hissediyordum.
Fakat, bir hikayesi varmış, onu bilmiyordum.
Hayli de yaygınmış.
Hikaye okumayı severim. Dinlemeyi severim. Anlatmayı da severim.
Bu hikayeyi bu yaşıma kadar niye işitmemişim, hayret!
Neyse, Mustafa Karaalioğlu anlattı, öğrenmiş oldum.
Adam, camide namaz kılıyor.
O kadar güzel kılıyor, tadil-i erkana o kadar riayet ediyor ki, hayran olmamak mümkün değil.
Yakınında iki kişi, aralarında fısıldaşıyor.
“Adam, baksana, ne kadar güzel kılıyor namazı.”
“Yaa, maşallah. Tadil-i erkana da pek riayetkar.”
“Allah nazardan saklasın.”
Derken, kahramanımız selam veriyor.
Kafası hayli meşgul, övgüler ve takdirlerle.
Selam verirken, namaz esnasında kendisi hakkında sitayişkar konuşan adamlarla göz göze gelince, namaz kılışını takdirle izleyenleri aydınlatmaktan kendini alamıyor.
“Hemi de oruçluyum.”
Bu tabii, tadil-i erkanı da, göstermelik 'huşu'yu da, rükuyu da secdeyi de mahveden bir ruh hali.
Kime secde etmiş olursun bu ruh haliyle?
Sana yapılacak iltifata...
Fakat bu hikayede sorun bireysel sayılır. Nihayet, bir sen varsın, iki de görgü tanığı...
Daha sosyal haller var.