Yeni Şafak’a çok yakıştı
Tarih okumayı sever misiniz? Ben severim. Tarih okumaya çok da vakit ayırırım. İyisini de, kötüsünü de okumaya uğraşırım.Yadırgamayalım. Tarihin doğrusu-yalanı, resmisi-gayrıresmisi olduğu gibi...
Tarih okumayı sever misiniz? Ben severim. Tarih okumaya çok da vakit ayırırım. İyisini de, kötüsünü de okumaya uğraşırım.
Yadırgamayalım. Tarihin doğrusu-yalanı, resmisi-gayrıresmisi olduğu gibi, okuma zevki bakımından iyisi kötüsü de vardır.
Tarık Bin Ziyad'ın Endülüs sahillerine çıkıp –bir rivayete göre- 'dönüş yok' diyerek gemileri yakmasını okumak hoştur.
Fakat, sonradan, Katolikler'in 'rekonkista'sında çözülüşümüzü... Adım adım çekilişimizi...
Son Endülüs sultanı Ebu Abdullah'ın, Sierra Nevada yamaçlarından Kurtuba'ya son kez bakarken, tam, şimdi İspanyolların 'Mağribi hıçkırığı' (Suspiro del Moro) dedikleri yerde, ağlamasını okumak, belki bir gerçeği fark etmek açısından güzeldir, ama onu okumaktaki lezzet, Tarık'ın fetihlerindeki lezzet, değildir.
Rumeli'nin fethini, Süleyman Şah'ın sal ile Gelibolu'ya geçişini.
Murad Hüdavendigar'ın Sırp Sındığı'nda, Kosova'da Haçlılar'a galebe çalarak Balkanlar'ın içlerine doğru ilerlemesini, Fatih'in 'çağ açıp çağ kapatma'sını, Muhteşem Süleyman'ın Viyana kapılarına dayanmasını su gibi okursunuz.