Zaman zemine uygun din siparişi
Nasıl bir din arzu edersiniz efendim? Daha doğrusu nasıl bir Müslümanlık? Birlik ve beraberlik içinde, huzur veren, etliye sütlüye karışmayan, ama benim karışmasını istediğim şeylere karışan...
Nasıl bir din arzu edersiniz efendim? Daha doğrusu nasıl bir Müslümanlık? Birlik ve beraberlik içinde, huzur veren, etliye sütlüye karışmayan, ama benim karışmasını istediğim şeylere karışan, istediğim şekilde esnetebileceğim, uzatıp kısaltabileceğim, çocukların renkli oyun hamurları gibi şekilden şekle sokabileceğim, ticarette, siyasette, sanatta, bürokraside, diplomaside, hatta akademik işlerde kullanabileceğim, konvertibıl, yani dolara, euroya, başka para birimlerine hatta altına gümüşe, makama, mevkie, mala mülke çevrilebilen, Allah’tan başkasına ‘perestiş’e müsamahakar, Allah’ın rızasına da muvafık bir Müslümanlık. Şahane! Zamanın ruhuna uygun mu? Sadece şimdiki zamanın değil, bütün zamanların ruhuna uygun. Şimdi kalkıp ‘bu tatlılıklar yeni icat oldu’ demenin alemi yok. Tarih okurları, eğer okumalarında ciddiyseler, bu tariflere uygun bir ‘din’in her zaman tedavülde olduğunu bilirler. Eminim, Adem Aleyhisselam zamanında bile vardır. Tek tanrılı, çok tanrılı, tanrısız, bütün dinlerin ve bütün dindarlıkların şu anlattığım kalıba uyan versiyonları üretilmiştir. ‘Sezarın hakkı sezara, tanrının, tanrının hakkı tanrıya’ derler ama bu pek işlemez. Muktedirler genellikle, ‘tanrının hakkı’nı da kendisi alır. Nalıncı keseri, tarih boyunca muktedirlerden yana yontmuştur. Kim muktedir? Bazen ‘tanrı’ kılığında Kilise.