Biz Susarsak Kudüs Kaybeder
14 Temmuz'dan bu yana İsrail, ilk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimiz Mescid-i Aksa'da gerginlik üretiyor, haksız uygulamalara imza atıyor, hukuk dışı kısıtlamalarla akla ziyan insan hakları ihlalleri...
14 Temmuz'dan bu yana İsrail, ilk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimiz Mescid-i Aksa'da gerginlik üretiyor, haksız uygulamalara imza atıyor, hukuk dışı kısıtlamalarla akla ziyan insan hakları ihlalleri yapıyor. Tüm bu faşizanlığa, hukuk tanımazlığa karşı çıktıkları için, İsra ve Miraç mucizelerinin gerçekleştiği belde olan Kudüs'ün onurlu insanlarını ise gözaltına alıyor, yargısız infazlara tabi tutuyor, orantısız güç kullanıyor, hatta katlediyor.
Uluslararası arena İsrail'in tüm bu stratejik kaos hamlesine ve işgal girişimine sessiz kalıyor. Uluslararası kamuoyu buna kayıtsız kaldığı her gün, İsrail bu ihlalleri bir adım öteye taşıyor. Öte yandan 48 yıl önce, Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmak için kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın işgal ve şiddet karşısında yeterli bir sorumluluk almaması da canımızı fazlasıyla yakıyor.
Tüm bu olup bitene karşı en güçlü ses yine Türkiye'den çıkıyor. Hükümet ve devlet bütün diplomatik kanalları kullanarak sistematik zulmün sona ermesi için girişimlerini aralıksız sürdürürken, millet alanlarda "Özgür Kudüs" sloganlarıyla haksızlıklara, haklı tepkilerini dile getiriyor. Kudüs sadece mağdur değildir. Kudüs inançtır. Kudüs direniştir. Kudüs geleceğimizdir. Peygamber Efendimiz (sav) Mescid-i Aksa'da bütün peygamberlere namaz kıldırmış ve Allah (c.c) nûn huzuruna buradan çıkmıştır. Kudüs emanettir.
Yine Kudüs, 400 yıl Osmanlı himayesinde kalmış ve bu döneme ait yüzlerce tarihi eseri içinde barındıran bir İslam şehridir. Bu eserlerin bir çoğu camii ve mescitlerden oluşmakta ve Kudüs'ün İslami kimliğini yansıtmaktadır. Bu eserlerin yok olması Kudüs'ün İslam kimliğinin yok olması demektir. İsrail'in hedeflediği budur.
Kudüs'e zulüm yeni değildir. Yıllardır, Kudüs ve civarında yaşayan Müslümanların evleri İsrail tarafından yıkılmakta, işyerleri kapanmakta, tarım arazileri yakılmaktadır. Kudüs'te her gün insan hakları ayaklar altına alınmaktadır. Dünyanın gözü önünde hemen her gün sokak ortasında yargısız infazlar yapılmaktadır. Kudüs halkı her geçen gün işgalci İsrail devleti tarafından bilinçli bir şekilde yoksullaştırılmaktadır. Hatta İsrail, Mescid-i Aksâ'ya yakın olduğu için oturdukları küçük ve bakımsız evlerine milyon dolarlık teklifler getirerek ahlaksızlıklarını ortaya koymaktadır. Kudüslü kardeşlerimiz ise onurumuz olan Mescid-i Aksa'yı canları ve malları pahasına korumaktadır. Mescid-i Aksa'yı hepimiz için savunmaktadır. Unutmamalıyız, unutturmamalıyız, mücadelelerine destek vermeliyiz, yanlarında olmalıyız, yardımlarımızı eksik etmemeliyiz, yanlarında olamıyorsak dualarımızı eksik etmemeliyiz.
Aslında olay nettir. Mescid-i Aksa ve Kudüs Filistin meselesinin özünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu mesele çözüme kavuşturulmadan Filistin meselesinin çözümü konusunda tek adım bile atılmış olamaz.