Tarihin Seyircisi Değil Aktörüyüz
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.Mehmet Akif ErsoyÜlkemiz içinde yaşanan uyanışa, sosyal değişime, ekonomik büyümeye ve bunların dış politikadaki...
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Mehmet Akif Ersoy
Ülkemiz içinde yaşanan uyanışa, sosyal değişime, ekonomik büyümeye ve bunların dış politikadaki yansımaları ortadadır. Ülkemizin iç ve dış değişim dinamiklerinin son yıllarda sergilediği ivme, ekonomiden dış politikaya, bilim ve teknolojiden sanata kadar geniş bir alanda cereyan etmekte ve yeni risk ve fırsat alanlarının doğmasına imkân tanımaktadır. İmkânları engellemeye çalışan ülkeler ise panikle değişimin önünü tıkamaya çalışmakta, içeride ve dışarıda dönüşümün önüne set çekmeyi denemektedir.
Hal böyle iken, Ana Muhalefet partisi CHP, değişim ve dönüşümü anlamak yerine, karşı duruş sergileyerek, Türkiye karşıtı politika üretme merkezi haline geliyor. Türkiye aleyhine dışarıdan gelen her sesi sorgulamak yerine mikrofon uzatıyor, ama ve ancaklı cümleler kurarak millet karşıtlığına imza atıyor. “Kahrolsun emperyalizm, yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganı atan çevreler ise bugün emperyalizme karşı büyük mücadele veren hükümeti hedef alarak, ABD emperyalizmin sözcülüğünü yapıyor.
Evet, kahrolsun emperyalizm, yaşasın tam bağımsız Türkiye. Bugün bunu söyleyemeyen, başlayan büyük direnişe destek vermeyen, kapitalizmin bekçiliğine soyunan, sömürü sistemlerini meşrulaştırmaya çalışan, emperyalizm tarafından oluşturulan terör koalisyonuna tepki gösteremeyenler deşifre oldukça, agresifleşiyorlarda.. Çünkü söylemlerini eyleme geçiremiyor, emperyalizme karşı eylemsel bir duruş gösterenleri gördükçe paradoksal şekilde temel değerlerden daha fazla uzaklaşıyorlar. Türkiye, zaman ve mekânı stratejik bir değer haline getirirken, bu çevreler soğuk savaş döneminin tek boyutlu ve indirgemeci ayrımlarına sarılarak tükenişi tercih ediyorlar. Türkiye´nin güçlü aktörleri, kendilerini tarihin bir seyircisi değil aktörü olarak konumlandırdıkça destek vereceklerine aksi bir tavır takınarak yalnızlaşıyorlar.