Özgür basını savun!
Londra’da bini aşkın gazeteci ve 60 ülkeden hükümet temsilcilerinin katıldığı Medya Özgürlüğü Konferansı’nın sloganı buydu:“Özgür basını savun!”
Yapılan onlarca panel ve oturumda, gazeteciliğin tüm dünyada geldiği nokta tartışılırken şu ortaya çıktı:
Hangi ülke olursa olsun fark etmez, sorunlar benzer…
Mesela, Filipinler’de bağımsız gazetecilik yapmaya çalışan Maria Rosso “Her gün hükümetin finanse ettiği sosyal medya trollerinin saldırısına uğruyorum” dedi. Türkiye’de durum farklı mı?
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine karşı çarenin, kamu yayıncılığını güçlendirmek olduğu konuşuldu konferansta. Kamu yayıncısı kuruluşların gerçek sahibinin “hükümet” değil, “vergi veren vatandaşlar olduğunun” altı çizildi.
Ancak Türkiye gibi ülkelerde, kamu yayıncılığı yapan kuruluşların kendileri de “sosyal medya trolü” gibi davranınca ne olacak? Seçim günü A.A.’nın sonuçlar iktidar partisi aleyhine döndüğü anda veri akışını kesmesi, ya da TRT’nin yine İstanbul seçimlerinden birkaç gün önce, siyasi rant çıkarmak adına PKK terör örgütünün en tanınmış teröristlerinden biriyle röportaj yapmasına karşı vatandaş ne yapabilecek?